"Allah’ın buyruklarını umursamayan şu insanların yaptığı hatalar yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı, nizam bozuldu. Doğru yola ve isabetli tutuma dönsünler diye Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır.”(Rûm, 41)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
"Kim bir sidre ağacını (lüzumsuz yere) keserse, Allah onun başını cehenneme uzatır.”(Ebû Dâvûd, Edeb, 158-159/5239)
Canlılara bu kadar değer veren İslâm, tabiatıyla ağaca ve yeşil çevreye de çok önem verir. Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet kopuyor olsa ve birinizin elinde bir fidan bulunsa, kıyamet kopmadan onu dikebilirse bunu hemen yapsın!”(Ahmed, III, 191, 183)
Asbâb-ı kirâmın ileri gelenlerinden Ebu’d-Derdâ (ra) Şam’da ağaç dikmekteydi. Birisi yanına yaklaşarak:
"–Sen, Hz. Peygamber’in dostu olduğun hâlde ağaç dikmekle mi meşgul oluyorsun?” diye gördüğü hâl karşısındaki şaşkınlığını ifade etti. Ebu’d-Derdâ Hazretleri ona şu cevabı verdi:
"–Dur bakalım, hakkımda böyle acele hüküm verme! Ben Peygamber Efendimiz’i şöyle buyururken işittim:
"Bir kimse ağaç diker de o ağacın meyvesinden bir insan veya Allah’ın mahlûkâtından herhangi bir varlık yerse bu, o ağacı diken kimse için sadaka olur.” (Ahmed, VI, 444. Bkz. Müslim, Müsâkât, 7)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
ez-Zâhir: Varlığını, birliğini belgelendiren, birçok delili bulunan, aşikar olan, eserleri ile tanınan, bilinen, sıfatlarıyla zâhir olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hak, çevremizdeki her şeyi insanoğlunun istifadesine arzettiğini haber vermektedir. Bunların şükrünü hakkıyla edâ edebilmek için çevremize emanet ve mesuliyet şuuru ile yaklaşmamız gerekir. Çevrenin hor kullanılması, tahrip ve israf edilmesi; zararı yine kendimize dönecek olan bir nankörlüktür.
Lügatçe
fesat: Bozukluk. mahlûkât: Yaratılmışlar. Mahlûklar. Allah'ın yarattığı şeyler.