Gerçekten gıybet, İslâm kardeşliğini bozan, toplum düzenini altüst eden, birlik ve beraberlik rûhunu öldürerek kalplere kin ve husûmet saçan büyük günahlardan biridir. Böyle olmakla beraber birçok kimse, câhilâne bir düşünce ile, söylediğinin gerçek olmasıyla kendisini avutur. Hâlbuki gıybet, esâsen gerçek olan bir kusurun söylenmesidir. Gerçek olmayanı söylemek ise iftirâdır. Bunu düşünmeyerek, bir kişinin, sözlerinin doğru olmasıyla tesellî bulması ve yanlış yolda devâm edip gitmesi, ne büyük bir gaflettir! Rasûlullah (sav) birgün: "–Gıybet nedir, bilir misiniz?”diye sormuştu. Ashâb-ı kirâm: "–Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.” dediler. Hazret-i Peygamber: "–Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şeyle anmandır.” buyurdu. "–Söylenen ayıp, eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?” diye soruldu. "–Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, o zaman ona iftirâ ettin demektir.” buyurdu.(Müslim, Birr, 70; Ebû Dâvûd, Edeb, 40/4874) |
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-Vâcid: Zengin olan, her muradına erişen, dilediğini, dilediği zaman bulabilen, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şeyi vücuda getiren demektir. |