"Otuz yıl ibadetin zorluğuna katlandım. Sonra birisinin bana şöyle dediğini gördüm: "Ey Bâyezid, Allâh’ın hazineleri ibâdetle dolu, sen eğer O’na ulaşmak istiyorsan zelillik ve muhtaçlık göstermelisin.” Bunun içindir ki, Bâyezid hakikat âlemine girdiğinde şöyle demişti:
Ey Padişah! Sana hazinende olmayan dört şey getirdim: Yokluk ve ihtiyaç, âcizlik ve niyaz
Ma’rifet ehlinden birisinin şöyle dediği nakledilir: "Duâ ne güzel silah, vefâ ne güzel binek ve ağlama ne güzel şefaatçidir.” (Hâlisatü’l-hakâik)(İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân 12.Cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
ed-Dârr: Zarar verenleri ve zararlı yönleri de olmak üzere her şeyi yaratan, elem verici şeyleri de halk eden demektir.
Kısa Günün Kârı
Allah Teâlâ’ya ulaşmak isteyen insân-ı kâmile ulaşsın. Sana gereken, kıyamet gününe kadar zikrinin seni yaşatması için din için duâ etmenin hayrını dilemektir. Kurtuluş, yardım ve maksada ulaşmak kulların Rabb’i olan Allah’tandır. (İsmail Hakkı Bursevî)
Lügatçe
gafil: Dikkatsiz, iyi düşünmeyen, uyanık olmayan. Haberi olmayan, ihtiyatsız, başına geleceği önceden düşünmeyen. Allah’ı unutan. Kendi gayr-ı meşru zevkine dalan. zelil: Hor görülen, aşağı tutulan, aşağılanan. niyaz: Yalvarma, yakarma. ma’rifet: 1. Herkesin yapamadığı ustalık; her şeyde görülmeyen husûsiyet, ustalıkla yapılmış olan şey. 2. Bilme, biliş. 3. Hoşa gitmeyen hareket.