"Sabah-akşam Rablerine, O’nun rızâsını dileyerek duâ edenlerle birlikte candan sebât et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini Bizi anmaktan gâfil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.” (Kehf, 28)
Hikâye edilir ki Davud oğlu Süleyman (as), kuşların gölgesinde, vahşî, evcil hayvanlar, insanlar, cinler ve diğer hayvanlar sağında ve solunda ihtişam içerisinde ordusuyla gidiyordu. Bu haliyle İsrâiloğulları’ndan bir ağabeydin yanına uğradı. Âbid ona:
"Vallahi ey Davud’un oğlu, Allah sana pek büyük bir saltanat bahşetti.” dedi. Süleyman (as) bunu işitince:
"Mümin bir kulun amel defterinde bulunan bir tek tesbih (Sübhânellah sözü) Davud’un oğluna verilenden daha hayırlıdır. Çünkü Davud’un oğluna verilen fânidir, hâlbuki tesbih bâkî kalır.” diye cevap verdi.
Bu, âhireti arzulayan, onun için çalışan ve dünyevî meşgaleleri gönlünden çıkarıp yüce divana talib olanlar için büyük bir irşaddır. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 7.Cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Hakem: Hüküm, Kendisine ait olan, hüküm yetkisini elinde tutan, son hükmü verecek olan, hükmeden, hakkı yerine getiren, ilmi, sözü, işi tam ve doğru olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Allah’ı tanıyıp üzerindeki nimetin kadrini bilen kişi, dünya ve hatta ukbâya iltifâtı bırakır. Çünkü Allah her şeyden yücedir. O’nun zikri her zikirden ve sözden üstündür.
Lügatçe
sebât: Yerinden oynamamak, dayanmak. Kararlı olmak. gâfil: Dikkatsiz, iyi düşünmeyen, uyanık olmayan. Haberi olmayan, ihtiyatsız, başına geleceği önceden düşünmeyen. Allah'ı unutan. Kendi gayr-ı meşru zevkine dalan.