"Elbiseni tertemiz tut. Kötü şeyleri terket. Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma. Rabbinin rızasına ermek için sabret.”(Müddessir, 4-7)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
"Evlerinizin avlusunu temiz tutunuz. Çöp yığını haline getirerek Yahudilere benzemeyiniz.”(Tirmizî, Edeb, 41)
Müslümanlar, "Temizlik îmânın yarısıdır”(İbn-i Ebî Şeybe, V, 264/25921-2) hadîs-i şerîfini şâheser hüsn-i hatlarla yazarak evlerinin ve camilerinin duvarlarına asar ve temizliği muhafaza etmek için büyük gayretler sarfederler. Mimar Sinan, mü’minlerin refah, huzur, temizlik ve kolaylığı için, ömrünün son demlerine kadar, Osmanlı devletinin her bir köşesine türlü imâretler, suyolları, su kemerleri, çeşmeler ve hamamlar yapmıştır. Müslüman toplumlarda, temizliğin kusursuz olması için köylere varana kadar her tarafa hamamlar yapılmıştır. Müslüman evleri, son derece temizdir. Ayakkabılarla aslâ içeri girilmez. Her yer, namaz kılınabilecek derecede pırıl pırıldır. Evlerde hayvan beslemek diye bir şey yoktur. Önde gelen âlim sahâbîlerden Abdullah bin Mes’ûd (ra) ve diğer İslâm büyükleri evlerinin her gün süpürülmesini emrederlermiş. Bu sebeple evlerinde bir saman çöpü dahî bulmak mümkün olmazmış. (Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Âhir: Varlığının sonu olmayan, tüm varlıkların hayatı son bulsa da varlığı daimi olan, demektir.
Kısa Günün Kârı
M. de Thevenot müslümanların temizlik ve nezâketine dâir şunları söyler:
"Türkler sıhhatli yaşarlar ve çok az hasta olurlar. Bizim memleketlerdeki böbrek hastalıkları ve daha bir sürü tehlikeli hastalıkların hiçbiri onlarda yoktur, isimlerini dahî bilmezler. Öyle zannediyorum ki, Türkler’in bu mükemmel sıhhatlerinin başlıca sebeplerinden biri sık sık yıkanmaları ve yiyip içmedeki îtidalleridir. Onlar gâyet az yerler. Yedikleri de, hristiyanlarınki gibi karma karışık şeyler değildir.”(Relation d’un Vogaye Fait au Levant, Paris 1665, s. 58)
Lügatçe
şâheser: Üstün ve kalıcı nitelikte olan yapıt, başyapıt.