"Şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım.” (Tâhâ, 82)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
"Yapılan günahlardan pişmanlık, tevbedir. Günahlarına tevbe eden kimse sanki o günâhı işlememiş gibi olur.”(İbn-i Mâce, Zühd, 30/4252; Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 161)
İlk tevbe eden peygamber Hz. Âdem (as)’dır. Havvâ vâlidemizle beraber yaptıkları şu tevbe meşhûrdur:
"…Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, mutlakâ ziyân edenlerden oluruz.” (A’râf, 23)
Bu duâ, kendilerinden sonra kıyâmete kadar gelecek evlâdlarına en güzel bir istiğfâr nümûnesidir.
Ayrıca tevbenin kabûlü için, yalnız dilin "estağfirullâh” demesi, kâfî değildir. Bununla birlikte kalbî bir titreyiş ve nedâmet ile aynı hatâyı tekrar etmemeye azmetmek zarûrîdir.
Hz. Mevlânâ (ks) tevbede lüzûmlu olan hâlet-i rûhiyeyi şu şekilde ifâde eder:
"Nedâmet ateşiyle dolu bir gönülle ve nemli gözlerle tevbe et! Zîrâ çiçekler, güneşli ve ıslak yerlerde açar!”
Tevbe ve istiğfâr, ferd ve milletleri selâmete götürür. Gelecek belâ ve musîbetleri izâle eder. (Osman Nûri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafa (sav), Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
er-Reşîd: Her varlığı, var ediş gayesine uygun bir biçimde hedefine ulaştıran, hiç kimseyle istişare etmeden işlerini yürüten, delil ve irşada ihtiyacı olmayan, işlerini nizam ve hikmetle yürüten ve hiçbir işi boş ve abes olmayan, kullarını doğru yola ileten demektir.
Kısa Günün Kârı
Bil ki tevbe, sabun gibidir. Nasıl ki sabun görünen kirleri arıtırsa, tevbe de içimizdeki kirleri, yani günahları giderir.