"(Resûlüm!) Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sâdıktı, resûl ve nebî idi.” (Meryem, 54)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
"Bir kimse yerine getirme niyetiyle kardeşine bir şeyi vaad eder de onu yerine getiremez ve sözleştiği zaman gelemezse ona bir günah yoktur.” (Ebû Dâvud, Edeb, 82; Tirmîzî, İman, 14)
Bilesin ki Allah Teâlâ, Hz. İsmâil’i doğru sözlü olduğu için övmüştür. Burada işâret vardır ki övgü, söz verilip o sözde durulduğunda gerçekleşir. Yoksa bir tehditte bulunup o husus yerine getirildiğinde değil. Çünkü hem örfen hem de aklen, kendisinden zararlı ve günah sayılacak şeyler meydana gelen kişi övülmez. Tam aksine kendisinden hayır ve iyilikler meydana gelen kimse övülür.
Bir hadîste ise şöyle buyrulmuştur:
"Kim bir kimseye yapacağı işten dolayı bir mükâfat sözü verirse onu yerine getirmelidir. Ancak bir kimseyi yaptığı bir işten dolayı bir cezâ ile tehdit eden bunu yerine getirmek ve getirmemekte serbesttir.” (Deylemî, Hadis no: 5764; Mevmeu’z-Zevaid, X, 211)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
en-Nûr: Nurlandıran, nurun kaynağı, âlemleri nurlandıran, simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdıran, kulunun iç âlemini nurlandırarak onu hidâyete kavuşturan, hakkı, doğruyu görmesini sağlayan demektir.
Kısa Günün Kârı
Ben bir vaade veya tehditte bulunduğum zaman, Tehdidimden vaz geçer vaadimi yerine getiririm.
Bolluk vaad ettiğinde onu yerine getirir. Darlıkla tehdit ettiğinde akıl ona engel olur.
Lügatçe
vaad etmek: Bir işi yerine getireceğine söz vermek. sadâkat: Bağlılık. örfen: Geleneğe göre.