"Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.”(Buhârî, Îmân 24; Müslim, Îmân 107-108.)
Rasûlullah (sav) mü’min, münâfık ve kâfirlerin durumunu bir nehre atılan üç kimseye benzetir. Mü’min nehri geçer. Kâfir olduğu yerde kalır. Münâfık ise, nehri geçmeye teşebbüs eder, fakat ortasına geldiğinde muvaffak olamayacağını anlar. O vakit kâfir ona: "Bana doğru gel de boğulmayasın.” diye seslenir. Mü’min de ona: "Benden tarafa gel de kurtul.” diye bağırır. Bunun üzerine münâfık ne tarafa gideceğine bir türlü karar veremez. Tereddüt içinde oyalanırken boğulup gider. İşte münâfık şüpheden ölene kadar kurtulamaz.”(Suyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr c.2, s. 236)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna(Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Vekîl:İşlerini kendisine bırakanın işlerini en iyi şekilde yapan, kendisine dayanılıp, güvenilen, her şeyi tedbir ve idare eden, gözeten, yarattığı bütün varlıkların işlerini idare eden, her şeye karşı her şeyin hakkını müdafaa eden, hakkı yerine getiren demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hak cümlemizi ibadetlerinde ihlaslı davranan takva sahibi mü’minlerden eylesin.
Lügatçe
münâfık:Ahdini bozan yalan söyleyen hıyanet eden görünüşte Müslüman olup hakikatte kâfir ve düşman olan bozguncu arabozucu. muvaffak:1. Allah’ın yardımını görmüş. 2. Başarmış olan, başarılı.