"Andolsun size içinizden öyle bir Rasûl geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, müminlere çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe, 128)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
"Allah yolunda hiç kimsenin korkutulmadığı kadar korkutuldum, Allah yolunda hiç kimsenin görmediği eziyetlere mâruz kaldım. Otuz gün geçerdi de Bilâl ile ikimizin yemeği, Bilâl’in koltuğunda taşıdığı bir parça yiyecek olurdu.”(Tirmizî, Kıyâmet, 34/2472)
İnsanların selâmeti için Hz. Peygamber (sav)’in gösterdiği bu yüksek fazîlet, Kur’ân-ı Kerîm’deki şu âyette ifâdesini bulur:
"(Rasûlüm!) Onlar îmân etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın!..”(Şuarâ, 3)
Efendimiz (as) da bu hâlini şöyle ifâde buyurur:
"Benimle sizin durumunuz şuna benzer: Bir adam ateş yakar. Ateş etrafı aydınlatınca pervâneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onlara mânî olmaya çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak pek çoğu ateşe düşerler. Ben, ateşe düşmemeniz için sizi belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe atılmak için koşuyorsunuz!”(Buhârî, Rikâk, 26)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Aliyy: Pek yüce olan, beşerî tasavvurun tahayyül edeceği her şeyin ötesinde ve üstünde olan, kendinden daha üstün hiçbir şey olmayan, izzet ve şeref bakımından hükümranlığı ile en yüce olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Rasûlullah (sav) insanların dâimâ başarısını diler ve ne zaman onları, kendi fazîlet ve iyilikleri istikâmetinde fiiller işlerken görürse bundan dolayı huzur ve sürûra kavuşurdu.