"Ey îmân edenler! Allâh’a ve âhiret gününe inanmadığı hâlde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek sûretiyle, yaptığınız infak ve sadakalarınızı boşa çıkarmayın!” (Bakara, 264)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
"Helâl maldan verilen her bir sadakayı, Rahmân olan Allâh (kudret) eliyle alır ve kabul eder.” (Müslim, Zekât, 63.)
Bir Anadolu yolculukları esnâsında Ürgüp’te bir kişi otomobillerini çevirerek Sâmî Efendi Hazretleri’nden sigara parası ister.
Bir sehâvet güneşi olan Sâmî Efendi Hazretleri, bazı yol arkadaşlarının muhâlefetine rağmen:
"–Mâdemki istiyor, vermek lâzım.” diyerek, etrafındakilerin şaşkın bakışları arasında adamın istediği parayı hiç düşünmeden verir. Buna memnun olan fakir de niyetini değiştirip:
"–Şimdi gidip bununla ekmek alacağım.” diyerek sevinçle oradan ayrılır.
İşte Allâh için ihlâsla verilen bir hayrın muhâtabında meydana getirdiği müspet tesir!.. Onun için infakta, muhâtaptan daha çok kendi gönül âlemimizi kontrol ederek, gerçek sehâvete nâil olabilirsek ne mutlu bizlere!.. (Osman Nûri Topbaş, Vakıf İnfak ve Hizmet, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Veliyy: Seven, yardım eden, gerçek ve yegâne dost, yardımcı olan, kâinatın ve bütün mahlûkatın işlerini yürüten, sevk ve idare eden demektir.
Kısa Günün Kârı
Ey Rabbimiz! Merhametin bütün tezâhürleri, gönül hayâtımızın tükenmez hazînesi olsun! Âmîn!
Lügatçe
tezahür: Belirme, belirti, görünüm. infak: Nafaka verip bir kimsenin geçimini sağlama.