"Eğer onlara sorsan, "Biz sadece lafa dalmış, şakalaşıyorduk.” derler. De ki: "Allah ile, O’nun âyetleriyle ve (O’nun) Elçisi ile mi alay ediyorsunuz?! Hiç özür dilemeyin, siz inandıktan sonra kâfir oldunuz. Sizden bir kısmını affetsek bile suç işlediklerden dolayı bir kısmına da azap edeceğiz.” (Tevbe, 65,66)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
"Üç sınıf insan vardır ki onlarla ancak münâfıklar alay eder. Onlar da (Ömrü) İslâm’la geçmiş yaşlı mümin, âlim, âdil idareci.” (Münâvî, III, 328)
Rivayete göre Peygamber (sav) Tebük gazvesine giderken münâfıklardan bir süvari bölüğü de önünde gidiyor, aralarında Kur’ân ve Rasûlullah (as) ile alay ediyorlar ve "Şua adama bakın, Şam kalelerini ve köşklerini fethetmek istiyor. O nerede buraları fethetmek nerede! Rumlar ile savaşmayı oyuncak sanıyor. Vallahi onun ashabı yarın dağlarda kendisinden ayrılacaklar.” diyorlardı. Allah Teâlâ, Rasûlü’ne onların bu sözlerini haber verdi, bunun üzerine Peygamberimiz (as): "Şu bölüğü durdurun!” dedi ve yanlarına vardı: "Siz şöyle şöyle dediniz.” buyurdu. Onlar: "Ey Allah’ın nebisi! Hayır, Allah’a yemin olsun ki ne senin ne de ashabın hakkında konuşuyorduk. Biz sadece lafa dalmış, şakalaşıyorduk.” diye cevap verdiler. (Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, IV, 230) Alaya ve hafife aldıklarını inkâr etmeleri üzerine konumuzun başındaki ayet-i kerime nazil oldu. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 7.Cilt, 425.Sayfa, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mütekebbir: Büyüklüğün kemâlinde her şeyden yüce, her kötülükten münezzeh, kullarına zulmetmekten berî, her şeyde, her işte ve hadisede, aklın ve vehmin anlayış kabiliyetinin çok üstünde olan azâmet ve yüceliğini gösteren demektir.
Kısa Günün Kârı
Allah Teâlâ, Rasûlü ve Kur’ân âyetleri ile alay etmek küfürdür.
Lügatçe
münâfık: Ahdini bozan yalan söyleyen hıyanet eden görünüşte Müslüman olup hakikatte kâfir ve düşman olan bozguncu arabozucu. nazil: İnen, iniş.