Bir defasında da Hz. Peygamber (sav), üzerine küçük abdestini yapan torununu: "–Sen nasıl Rasûlullah’ın üzerine küçük abdest yaparsın?” diye pataklamaya kalkan Ümmü Fadl’a: "–Oğlumun canını yaktın. Allah sana rahmet etsin!” buyurarak çocukların bu tür sıkıntılı hâllerine tahammül etmek gerektiğini göstermiştir. (İbn-i Mâce, Tabir, 10) O, mübârek kucağında torunları olduğu hâlde namaza durur, secdede iken torununun mübârek sırtına çıkması üzerine secdesini uzatırdı. Çocuğa müdahale etmek isteyenlere: "–Bırakın, çocuk hevesini almış olsun!” buyururdu. Yine o Varlık Nûru, Hz. Peygamber (sav), bir çocuk ağlaması duyduğunda namazı kısa keserdi. Bir defasında evinde namaz esnâsındayken çocuk ağlaması üzerine namazını kısa tutmuş ve ev halkına: "–Onların ağlamalarının beni üzdüğünü bilmiyor musunuz?” buyurmuştu. On yaşından itibaren on yılını Hz. Peygamber (sav)’in hizmetinde geçiren Enes (ra) anlatır: "Rasûlullah’a tam on sene hizmet ettim. Bana bir defa bile: Öf! demedi. Yaptığım bir şeyden dolayı: Niye böyle yaptın? diye azarlamadığı gibi, yapmadığım bir şey sebebiyle: Şöyle yapsan olmaz mıydı? da demedi.” (Buhârî, Savm 53, Menâkıb 23; Müslim, Fezâil 82) |