"Allah Teâlâ’nın, insanlar üzerine idâreci yaptığı bir kimse, onları samîmiyet ve ihlâsla sâhiplenip korumazsa, cennetin kokusunu (bile) alamaz.”(Buhârî, Ahkâm, 8)
Adamın biri, bir at satın almıştı. Hayvan iki yaşında ve gayet gürbüz olduğu hâlde üç gün içinde öldü. Adam, atı satan kimsenin kendisine karşı bir düşmanlığı olduğunu düşünerek, sattığı ata uzun vâdede zehirleyecek bir şeyler yedirmiş olabileceği şüphesine kapıldı. Peşpeşe üç gün mahkemeye gitmesine rağmen kadıyı bulamadığından, vakit geçirmeden durumu tedkik için atı baytara götürdü. Baytardan aldığı bilgiler de kanaatini doğrular mâhiyetteydi. Bir zaman sonra tekrar mahkemeye uğradığında kadıyı yerinde buldu ve meseleyi arz etti. Kadı Efendi:
"–Niçin evvelâ bana gelmedin de baytara gittin? İlk anda gelseydin de sıcağı sıcağına çâresini bulsaydık!” deyince şikâyetçi:
"–Efendim! Falan günler, üç gün üst üste makâmınıza geldim. Fakat yoktunuz!” cevâbını verdi. O zaman kadı:
"–Haklısın, geldiğin günlerde burada yoktum. Memleketteydim. Zîrâ anacığım vefât etmişti…” dedi.
Ardından bir lahza sükûta bürünüp düşündükten sonra kâtibe dönerek şunları söyledi:
"–Mesele anlaşılmıştır. Yaz kâtip! Vazife mahallinde bulunmadığı için zararın kadıdan tazmînine…”(Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-2, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Bedî’: Bütün varlıkları, eşi ve örneği olmaksızın, sanatkârane bir şekilde yaratan, misilsiz, hayret verici âlemler icat eden, hiçbir benzeri olmayan şeyler ortaya koyan demektir.
Kısa Günün Kârı
İdâreci, bütün fazîletleri şahsında cem etmeye çalışmalıdır. Cimrilikten şiddetle kaçınıp eli açık ve cömert olmalıdır. Zîrâ hasis kimse dünyada fukarâ hayâtı yaşar, âhirette de zenginler gibi hesâba çekilir. İdâreci, hiddetli, şiddetli ve kötü huylu olmayıp halkın dilinden anlayan, yaralı gönülleri tesellî eden ahlâk-ı hamîde sâhibi hâzık bir gönül hekimi olmalıdır.
Lügatçe
kâtip: Yazman, sekreter. vâde: Süre. tâzmin: Zararı ödeme. lahza: Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası.